İnanlının Mesih’teki Kimliği

Bir zamanlar Batı Teksas’ta Ira ve Ann Yates isimli bir çift yaşıyordu. Ira ve Ann bankadan kredi çekerek bir çiftlik aldılar. Fakat 20.yy’ın ilk çeyreğinde, Büyük Buhran yıllarında banka kredisini ve vergilerini ödeyemez hale geldiler. Öyle ki artık çiftliklerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kaldılar. Bay Yates son bir umutla kendi arazilerinde petrol rezervi olup olmadığını araştırmaları için bir petrol şirketine başvurdu. Petrol şirketi Yates çiftinin arazisinde büyük bir petrol rezervi keşfetti. İlk açılan kuyu günde seksen bin varil petrol üretmeye başladı. Daha sonra açılan diğer kuyular bunun en az iki katı kadar petrol üretiyordu. Otuz yıl sonra kuyulardan birinde inceleme yapan hükümet bu kuyunun günde yüz yirmi beş bin varil petrol üretebileceğini öğrendi. Sonuçta bugün Teksas’ın batısında “Yates Petrol Tesisleri” adıyla bilinen devasa büyüklükte bir petrol sahası vardır. Bay Yates araziyi ilk satın aldığından beri tüm bu zenginlikler zaten ona aitti. Ama yinede yoksulluk ve sıkıntı içinde yaşıyordu. Çünkü çiftliğindeki petrol rezervi keşfedilene kadar toprağın altındaki zenginlikten haberi yoktu. Aslında o, bu petrole sahipti ama nimetlerinden yararlanamıyordu.

İsa Mesih’i yaşamına kabul eden fakat Mesih’teki kimliğini ve de Mesih’te sahip olduğu yeni yaşamın ayrıcalıklarını bilmeyen inanlının durumu tıpkı bu hikayedeki Bay Yates’in durumu gibidir. Mesih’teki kimliğini bilmeyen inanlı Tanrı’nın Mesih aracılığıyla sağladığı kurtuluşun zenginliğini de tam olarak anlamayacaktır. Mesih’teki kimliğimizi tam olarak anlamazsak şeytanın ruhsal saldırıları karşısında daha zayıf, iman hayatımızda sahip olduğumuz doğaüstü kaynakların nimetlerini kullanma ayrıcalığından mahrum ve Tanrı’nın bizi çağırdığı işi yapmakta etkisiz ve verimsiz oluruz.  

Fakat Mesih İnanlısı olarak ayrıcalıklarımızı ve Mesih’teki kimliğimizi anlamak iman hayatında ruhsal büyümenin kilidini açan anahtardır. Yates ailesinin örneğinde olduğu gibi toprağın altında yatan ve zaten sahip olduğumuz zenginliklerin farkına varmak hayatımızda büyük fark yaratır. Mesih’teki kimliğimizi bilmek zaferli bir Hristiyan yaşamı sürdürebilmek için sahip olduğumuz sonsuz zenginliği fark etmektir. Böylece Tanrı’nın İsa Mesih aracılığıyla sağladığı kurtuluşun kapsamını ve Mesih’in çarmıhtaki işini doğru bir şekilde anlarız ve Tanrı’ya hayranlıkla tapınırız.

Mesih’teki yeni kimliğimizi anlamak için İncil’deki mektuplara bakmak faydalı olacaktır. Dört Müjde bizlere İsa Mesih’in Sevinçli Haberini yani Müjde’yi açıklar. Mektuplar ise Mesih’teki bu yeni yaşamın niteliğini ve de bu yeni yaşama dair ilke ve uygulamaları anlamamız açısından büyük önem arz eder. İsa Mesih’i Rabbimiz ve Kurtarıcımız olarak kabul ettiğimizde ve O’nun çarmıhtaki kurtarışına güvendiğimizde yeni bir yaşama diriliriz. İşte Mesih’teki bu yeni yaşam hakkında Kutsal Ruh’un elçiler aracılığıyla esinlediği mektuplar bizlere derin bir anlayış kazandırır. Bu nedenle şimdi Elçi Pavlus’un Efes’teki, Kolose’deki ve Korint’teki kiliselere yazdığı mektuplardan belirli pasjları inceleyerek Kutsal Yazılar’ın bize Mesih’teki yeni kimliğimiz hakkında neler öğrettiğine bakacağız.

Bizler kutsallarız. Tanrı, Oğlu İsa’nın çarmıhtaki işi aracılığıyla bizleri dünyadan ayırmıştır. İbranice’de “kutsal” sözcüğü dilimizde “ayrılmak ve farklı olmak” anlamlarına gelir. İsa Mesih’in değerli kanı, Tanrı tarafından bizim fidyemiz sayıldı. Böylece dünyadan ayrılarak Tanrı’ya ait kılındık. Sözlerimiz, davranışlarımız ve tutumlarımızda kutsallığı sergilemeye çağrıldık. Fakat bu kutsallığı sergileyebilmemizin ve de bu çağrıyı almış olmamızın nedeni biz daha hiçbir şey yapmamışken İsa Mesih’e iman aracılığıyla -ruhsal statü olarak- zaten kutsal kılınmış olmamızdır. İsa Mesih’e iman etmenin doğal bir sonucu olarak “kutsal” yani Tanrı’ya için ayrılmış olma kimliğine kavuştuk.  

Mesih’te her ruhsal kutsama ile göksel yerlerde kutsandık. Pavlus Efesliler’e yazdığı mektupta Mesih İnanlılarına seslenirken onların bir şeyi iyi anlamalarını ister. İlk olarak bu kutsama Mesih’tedir. Yani yalnızca Mesih İsa’da bulunur ve Mesih İsa’ya iman aracılığıyla elde edilir. İkincisi, bu kutsama eksik ya da kusurlu değildir. Tanrı bizi lütfunun sonsuz zenginliğine göre her ruhsal kutsama ile kutsamıştır. Üçüncü olarak ise bu kutsama “göksel yerlerde”dir. Yani Mesih İnanlısının değişmeyen bir konumunu ve Tanrı’nın kurtarış işinin sağlamlığını ifade eder. 

Biz seçildik. Kutsal Ruh’un Pavlus aracılığıyla Mesih’teki kimliğimize ilişkin açıkladığı bir diğer ruhsal gerçek ise bizim Tanrı tarafından seçildiğimiz gerçeğidir. Bu seçilmişlik Efesliler mektubunda üç temel nitelik ile anlamlandırılır. İlk olarak Tanrı’nın seçiminin nedeni bizim iyi ve mükemmel olmamız değildir. Tam tersine sevgide kutsal ve kusursuz olabilmemiz içindir. İkinci olarak Tanrı’nın seçimi bir sevgi eylemidir. O bizi kendisine oğullar ve kızlar olalım diye bu vaat için seçti. Üçüncü olarak Tanrı’da amaçsızlık yoktur. Her şeyi kendi isteği doğrultusunda önceden düzenleyen Tanrı’nın amacına göre seçildik. Dolayısıyla bu her inanlıya kişisel ve çağrıya dayalı bir misyon yükler. Devam eden ayetlerde Pavlus, “Tanrı’nın önceden hazırladığı iyi işleri gerçekleştirmek amacıyla önceden belirlendiğimizden” söz eder. 

Kurtulduk ve suçlarımız bağışlandı. Kurtuluşumuzun ve günahlarımızın bağışlanmış olmasının nedeni Mesih’in çarmıhta dökülen kanıdır. Mesih’i kişisel Rabbimiz ve Kurtarıcımız olarak kabul ettiğimizde bu ruhsal gerçekler bizim kimliğimizi tanımlayan ve değişmez göksel gerçekler haline gelir. Mesih’teki kimliğimize ilişkin bu gerçeği anladığımızda Mesih’in çarmıhta bizim için ne yaptığını da anlamış oluruz.

Kutsal Ruh’la mühürlendik. Pavlus kurtuluşumuzun ve göklerdeki ruhsal statümüzün değişmezliğini anlamamızı ister. Mesih’teki kimliğimiz ve yeni yaşamda sahip olduğumuz statü değişmeyen bir niteliktedir. İsa Mesih’e iman ettiğimizde Kutsal Ruh içimizde yaşamaya başlar, yeniden doğuş dediğimiz kurtarış işini gerçekleştirir ve bu kurtuluşu mühürler. Mesih’teki kimliğimizi anlamak için kurtuluşun bizim yaptıklarımızla ilgili değil İsa Mesih’in bizim için ne yaptığı ile ilgili olduğunu anlamalıyız.   

Yaşama kavuştuk. Tanrı’nın lütfuyla kurtulduk ve Mesih sayesinde yaşama kavuştuk. Öyleyse kurtuluş bizim etkin olduğumuz bir süreç değil tek başına Tanrı’nın yaptığı bir iştir. Yaşamının ve kalbinin kapısını İsa’ya açmamış olan herkes ruhsal açıdan ölü bir durumdadır. Ancak İsa Mesih’e iman ederek Kutsal Ruh’un gücüyle yaşama kavuşabiliriz.

Mesih’le birlikte dirilip göksel yerlerde oturtulduk. O halde İsa Mesih’e iman etmeden önce ruhsal olarak ölü olan bizler Mesih’le birlikte ölümden dirilmiş sayıldık. Fakat yalnızca Mesih’te yaşama kavuşmakla ve dirilmekle kalmadık ama aynı zamanda göksel yerlerde oturtulduk. Bu ruhsal konumumuz bedenlerimizin bir gün gerçekten dirileceğinin bir güvencesidir.

Mesih’in kanı sayesinde yakın kılındık. Böylece İncil’de de yazıldığı gibi Tanrı’ya cesaret ve güvenle yaklaşabiliriz. Çünkü Tanrı’nın çocukları olduk.

Tanrı’yla barıştık. Mesihsiz, doğal insanın durumu ruhsal açıdan ölü bir durum olmakla birlikte aynı zamanda Tanrı’ya düşman olan bir konumdur. Mesih’ten önceki kimliğimiz buydu; Tanrı’nın düşmanları… Ama İsa Mesih’in kendisini çarmıhta günahlarımıza karşılık kurban olarak sunması eylemi ile Tanrı ile aramızdaki perde yırtıldı. İşte böylece Tanrı’yla barıştırıldık.

Tanrı’nın ev halkıyız. Tanrı’nın ruhsal kutsamaları devam etmektedir. O bizi ev halkına dahil etti ve sonsuz sevgisini çarmıhta bizlere gösterdi.

Tanrı’nın konutuyuz. Baba Tanrı, Kutsal Ruh aracılığıyla içimizde yaşamayı ve bizi diri taşlar olarak ruhsal bir tapınak haline getirmeyi seçti. Ne kadar büyük bir yüceliğe çağrıldığımızı anlamak oldukça önemlidir.

Mirasa ve vaade ortağız. Tanrı’nın lütfunun sonsuz zenginliğini anlamak O’na olan hayranlığımızı ve tapınmamızı geliştirecektir. Tanrı düşmanları olduğumuz halde ve günahkar olduğumuz halde bizi yalnızca bağışlayıp kendisi ile barıştırmakla yetinmedi. Aynı zamanda kendi krallığına bizleri mirasçı yaptı ve göksel bedenlerimizi giyinerek Mesih’in benzerliğine dönüştürüleceğimiz sonsuz yaşam vaadini bizler için belirledi.

Karanlığın hükümranlığından kurtarılıp sevgili Oğul’un egemenliğine aktarıldık. O halde Mesih’teki mirasçı olan yeni konumuzu anlarken nereden geldiğimizi hatırlamakta önemli. Karanlığın yani şeytanın hükümranlığından kurtarıldık. Şeytan ve cinler için yani Tanrı’nın düşmanları için hazırlanmış olan cehennemi hak ederken Tanrı’nın egemenliğinin mirasçıları olduk. 

Yüceliğe kavuşma umuduna sahibiz. Mesih’in içimizde yaşaması yüceliğe kavuşma yani Mesih’in benzerliğine dönüştürülecek yeni bedenlerimizi giyineceğimize ilişkin olan umudu garanti etmektedir.

Yeni yaratık olduk. Öyleyse artık Tanrı, Mesih inanlısını oldukça farklı bir biçimde görmektedir. Tanrı bize baktığında artık gökteki statümüze göre bizi görür. Mesih’i kabul ettiğimizde yeni bir yaşama dirilmişsek o halde artık her şey yeni olmuş demektir. 

Tanrı’nın doğruluğu olduk. İsa Mesih’in çarmıhta günahlarımıza karşılık öldüğüne iman ettiğimizde bir tür alışveriş gerçekleşir. Bizim günahımız Mesih’e geçer (İsa çarmıhta öldüğünde o günahların ücreti zaten ödenmişti) İsa Mesih’in doğruluğu ise bize giydirilir. Böylece Tanrı artık bize baktığında İsa Mesih’in doğruluğunu görmektedir.

Sonuç olarak Mesih’teki yeni kimliğimiz dünyevi, milli ya da kültürel kimliğimizden farklı olarak asla değişmeyen bir nitelik taşımaktadır. Dünyevi, milli ya da kültürel kimliğimiz beşeri unsurlardan meydana gelir. Oysa ruhsal (manevi) kimliğimiz Tanrı’nın lütfunun bir işidir. Dünyevi, milli ve kültürel kimliğimiz ezeli ve ebedi değildir, bizi kurtarmaz, günahlarımızı bağışlatmaz, Tanrı’nın önünde aklamaz ya da günah problemini çözemez. 

Tanrı tarafından her ruhsal kutsama ile göksel yerlerde kutsanmak, O’nun tarafından seçilmek, günahlarını bağışlamasını ve seni kurtarmasını, sahip olduğun tüm bu ayrıcalıkları sana Kutsal Ruh’unu vererek mühürlemesini, seni yeni bir yaşama kavuşturmasını, hatta Mesih ile birlikte dirilterek göksel yerlerde oturtmasını, Seni kendine yakın kılmasını, seni kendisi ile barıştırarak ev halkına dahil etmesini ve hatta senin kendi varlığının ikamet edeceği ruhsal bir konut haline getirmesini, mirasa ve vaade ortak etmesini, şeytanın hükümralığından (benlik ve günah) kurtarıp Oğlu İsa’nın egemenliğine aktarmasını, diriliş gününde ölümden dirilterek Mesih’in benzerliğindeki yeni göksel bedeni sana giydirmesini ve böylece seni yüceliğe eriştirmesini, sana bu dünyadayken bile yeni yaşam vermesini ve de sana İsa Mesih’in doğruluğunu giydirmesini istiyor musun? Bu yeni kimliğe sahip olmak için gereken tek bir şey var; İsa Mesih’e iman etmek.    

Eray Öztürk

Bir yanıt yazın